Salı, Mayıs 6, 2025
Google search engine
Ana SayfaCyprus MailCyprus Mail yazdı: Papadopulos dönemi taktikleri!

Cyprus Mail yazdı: Papadopulos dönemi taktikleri!

Cyprus Mail, Rum Lider Hristodulidis’in ‘Türk tarafının asla kabul etmeyeceği öneriler’ sunarak, retçiliği ile bilinen Tasos Papadopulos ile aynı yolda yürüdüğünü yazdı.

Güney Kıbrıs’ın prestijli yayın organlarından Cyprus Mail’de yer alan başyazıda Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis, Annan Planı’nı reddeden lider Tasos Papadopulos’a benzetildi.

Rum liderin bilinçli bir şekilde Türk tarafının asla kabul etmeyeceği önerilerde bulunduğuna dikkat çekilen makalede, Rum liderin retçiliği ile tanınan Papadopulos ile aynı oyunu oynamaya çalıştığına vurgu yapıldı.

   İşte Cyprus Mail’de “Görüşümüz: ‘Cumhurbaşkanı’ görüşmelerde Papadopoulos dönemi taktiklerini destekliyor” başlıklı makale:

Geçtiğimiz pazartesi günü, Atina gazetesi Ta Nea, Rum Lider Nikos Hristodulidis’in, Türk iş insanlarına AB vizesi verilmesi karşılığında bir Türk limanının Kıbrıs bayraklı gemilere açılmasını önerdiğini bildirdi. Haberin kaynağı açıkça belliydi: bu bilgiyi dost bir gazeteciye aktaran cumhurbaşkanlığı sarayıydı.

Hükümet sözcüsü Konstantinos Letymbiotis, şaşırtıcı olmayan bir şekilde haberi doğrulayarak, bunun cumhurbaşkanının Avrupa Birliği’ni harekete geçirme ve “AB-Türkiye ilişkilerini ve Türkiye’nin belirlediği hedeflerin takibini” amaçlayan girişimlerinin bir sonucu olduğunu söyledi. Letymbiotis, bu adımların bu çerçevede atıldığını ve “öncelikle Türkiye’nin Kıbrıs’la bağlantılı yükümlülüklerinin görülmesi gerektiğini, ardından Türkiye’nin arzuladığı AB-Türkiye ilişkilerine geçilebileceğini” ifade etti.

Türk Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ise, bir Türk limanının Kıbrıs bayraklı gemilere açılması karşılığında Türk iş insanlarına AB vizesi kolaylığı sağlanması fikrini “hayal ürünü” olarak nitelendirdi. Rum liderin birçok girişimi gibi bu da ‘reklam amaçlı gösteri’ kategorisine giriyordu. Kıbrıs sorunuyla ilgili en temel bilgiye sahip biri bile bu önerinin baştan geçersiz olduğunu, Ankara’nın bunu asla kabul etmeyeceğini bilirdi. Peki, neden hiçbir yere varmayacağı kesin olan bu anlamsız öneri basına sızdırıldı?

Bu, Hristodulidis’in Kıbrıs sorununu nasıl bir halkla ilişkiler oyununa çevirdiğinin ve bu oyunda sık sık AB’yi nasıl kullandığının bir başka örneğidir. Onun son önerisi, seçildikten kısa süre sonra ortaya attığı, AB’nin bir temsilci atayarak Kıbrıs sorununa doğrudan dahil olması yönündeki diğer AB bağlantılı girişimiyle aynı çizgide. Ne Ankara ne de Kıbrıslı Türkler böyle bir şeyi kabul ederdi. Bunu herkes biliyordu, ama Hristodulidis bu fikri birkaç ay boyunca abartılı şekilde gündeme taşıdıktan sonra sessizce rafa kaldırdı. Hristodulidis’in son halkla ilişkiler numarasının ise Türkleri öfkelendireceği kesin olan bir boyutu var: ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB adına ‘vize kolaylığı’ teklifi sunması.

Türk tarafının asla kabul etmeyeceği önerilerde bulunmak, Cumhurbaşkanının tercih ettiği bir taktik gibi görünüyor. BM Genel Sekreteri ile New York’taki görüşmenin ardından, Mia Milia geçiş kapısının açılması konusunda uzlaşıldığı varsayımıyla, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Kıbrıs’ta bir araya geldiğinde, sadece bu konuda anlaşmakla yetinmeyip, yedi-sekiz tane daha ‘güven artırıcı önlem’ önerisiyle gitti. Bu öneriler arasında üç yeni geçiş kapısının açılması da vardı. Oysa önerdiği geçiş kapılarından ikisinin Türkler tarafından daha önce reddedildiğini biliyordu; yine de ‘orantılılık’ adına bu teklifleri sundu. Sonuç olarak, hiçbir önerisi Tatar tarafından kabul edilmedi ve Mia Milia geçidi hiç açılmadı.

Karşı tarafın kabul etmeyeceği öneriler sunmak, statükoyu sürdürme kararlılığını gizleyebileceği yanılgısıyla hareket eden Tassos Papadopulos’un cumhurbaşkanlığı dönemine bir geri dönüş gibi. Ve görünüşe göre, ulusal güvenlik danışmanı olarak Papadopulos’un sağ kolu olan ve açıkça reddiyeci bir çizgide duran Tasos Tzionis’i seçen Hristodulidis, aynı oyunu oynuyor.

Bu şeffaf taktiğin arkasındaki düşünce yapısını anlamak daha da zor. Amacı, sonunda başlayacak olası bir suçlama oyununda kazanan olmak mı? Yani dünyaya, çıkmazı aşmak amacıyla iyi niyetle sunduğu olumlu önerileri reddedenin uzlaşmaz taraf olan Türkler olduğunu göstermek mi istiyor? Diyelim ki bu hedefinde başarılı oldu – yine de Rum tarafı hiçbir şey kazanmış olmayacak. Statüko aynen sürecek, Türkiye ise iki devletli çözümü pekiştirmeye ya da kuzeyi ilhak etmeye bir adım daha yaklaşacak; ki bu senaryoya, cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki herkes teoride şiddetle karşı çıkıyor.

Eğer Hristodulidis ve onu destekleyenler gerçekten birleşmeyi istemiyorlarsa, en azından bölünmeyi müzakere edebilir ve Maraş ile ara bölgenin Rum tarafına iadesini güvence altına alabilirlerdi. Bunun yerine, herkesin kolayca fark edebildiği Papadopulos dönemi taktikleriyle, herhangi bir toprağın Cumhuriyet’e iadesi sağlanmadan, ayrılığın resmileşmesine zemin hazırlıyor. Bu da kendince oldukça “başarılı” bir sonuç olurdu.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -
Google search engine

En Popüler