Monday, June 16, 2025
Google search engine
HomeDünyaİran neden gece saldırıya geçiyor? İsrail medyası: Çok kapsamlı bir doktrinin parçası

İran neden gece saldırıya geçiyor? İsrail medyası: Çok kapsamlı bir doktrinin parçası

İsrail’e yönelik füze saldırılarına devam eden İran’ın neden gece saatlerinde bu füzeleri ateşlediği ortaya çıktı.

İran’ın gece saatlerinde gerçekleştirdiği füze denemeleri, yalnızca karanlığın sağladığı gizlenmeye değil, aynı zamanda teknik zorunluluklara, operasyonel ihtiyaçlara ve psikolojik savaşa dayanıyor.

Füzeler, uçaklardan farklı olarak atmosferdeki oksijene bağımlı değildir. Bunun nedeni, balistik füzelerin oksijenin bulunmadığı veya son derece seyrek olduğu yüksek irtifalara ulaşmasıdır. Bu sebeple her füze, çalışması için gerekli olan yakıtın yanı sıra oksitleyici maddeyi de içinde taşımak zorunda.

Bu temel gerçek, füzeleri iki ana kategoriye ayırır: sıvı yakıtla çalışanlar ve katı yakıt kullananlar. Her iki sistemin de stratejik anlamda farklı avantaj ve dezavantajları vardır.

Sıvı yakıt: Güçlü ama savunmasız

İran’ın uzun menzilli füzeleri örneğin Şahab serisi genellikle sıvı yakıtla çalışıyor. Bu tür füzelerin fırlatılmadan önce karmaşık ve zaman alan bir yakıt ikmal sürecinden geçmesi gerekiyor. Ayrı ayrı tanklarda taşınan yakıt ve oksitleyici madde, sabit altyapı ve uzman yer ekipleri tarafından dikkatle füzeye yükleniyor.

Bu işlem sırasında füze en savunmasız halini alıyor. Düşman uydu ve keşif uçaklarının gözetimi altında yapılan yakıt ikmali, İran açısından ciddi bir risk teşkil ediyor.

İşte bu nedenle İran, genellikle bu işlemi geceleri yapmayı tercih ediyor. Karanlık, hem radar dışı kalmayı hem de olası bir saldırıdan korunmayı kolaylaştırıyor.

Katı yakıt: Mobil ve kolayca hazır

Buna karşılık, kısa ve orta menzilli füzeler örneğin Fateh-110 ve Zülfikar katı yakıt kullanıyor. Bu sistemler, yakıt ve oksitleyiciyi önceden karışım halinde içinde barındırıyor. Bu sayede anında fırlatılabilir hale geliyorlar.

Saha yakıt ikmaline gerek olmaması, bu füzeleri mobil platformlardan ateşlemeye uygun hale getiriyor. Bu da sürpriz saldırılar ve dağınık harp stratejileri için büyük avantaj sağlıyor.

Ancak katı yakıtlı füzelerde bir kez ateşleme yapıldığında, süreç geri döndürülemez bir duruma ilerliyor. Bu füzeler ateşleme sonrası ne durdurulabilir, ne de yönü değiştirilebilir. Bu da hızlı harekat kabiliyeti karşılığında önemli bir kontrol kaybı anlamına geliyor.

Füzeler neden kendi oksijenini taşıyor?

Füzelerin neden kendi oksitleyicisini taşıdığı sorusu sıkça gündeme gelen bir konu. Jet motorları gibi atmosferden oksijen alarak çalışan sistemlerin aksine, füzeler uzaya yakın seviyelere ulaşabildiğinden, bu ortamlarda yakıtın yanması için gereken oksijen yoktur.

Dolayısıyla, füzenin çalışabilmesi için tüm yanma bileşenlerinin önceden füzeye yüklenmesi şarttır. Bu teknik zorunluluk, füzecilikte tüm tasarımların temelini oluşturur. Dolayısıyla bu sürecin de yine gece ilerletilmesi gündüze göre nispeten daha kolaydır.

Strateji, teknoloji ve psikolojik üstünlük

İran’ın gece fırlatmalarına olan ısrarlı yaklaşımı, rastgele alınmış bir karar değil; aksine, çok katmanlı bir askeri doktrinin parçası olarak görülüyor.

Bu doktrin; teknik zorunluluklar, stratejik fırsatlar ve psikolojik etki unsurlarını aynı anda kapsıyor. İran, hem sıvı hem katı yakıtlı sistemleri, mobil fırlatma platformlarını ve gece saatlerinin doğal örtüsünü kullanarak; hayatta kalma, sürpriz etkisi ve psikolojik üstünlüğü hedefliyor.

Füzeler hedefe ulaşmasa bile, gecenin karanlığında yükselen bir roketin verdiği mesaj yeterince güçlü olabiliyor. Modern savaşta, bir füzenin ne zaman fırlatıldığı, en az nereye gittiği kadar önem taşıyor.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisment -
Google search engine

En Popüler

en_USEnglish