Rum tarafının başlattığı mülkiyet davalarındaki tutuklamalar, inşaat sektöründe büyük rahatsızlık yarattı. Müteahhitler Birliği Başkanı Gürcafer, bununla mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Emine Gül ÖZER
Kıbrıs Rum Mahkemesi’nin 1974 öncesi KKTC’de kalan Rum mülkleriyle ilgili provokatif adımları, inşaat sektörünü iyice zora soktu.
Rum mahkemesinin, KKTC’de emlakçılık yaparak Girne ve Gazimağusa’da daire ve villa pazarlayan 2 Macar kadına hapis cezası vermesi, ülkemizde tedirginlik ve endişe yarattı.
Macar uyruklu emlakçılardan İlona Lesko’ya 2,5 yıl, Melinda Ladanyi’ye ise 15 ay hapis cezası veren mahkeme, “yerinden edilmiş kişilerin mülklerinin sömürülmesinin kabul edilemez olduğuna” hükmetti.
Ayrıca Afik Grup Caesar Project Kurucu Başkanı Simon Aykut başta olmak üzere, Eva Kounzel ve Martin Joseph Rikels isimli Alman vatandaşları gibi pek çok kişi, mülkiyet davası kapsamında güneyde yargılanıyor.
Güney’deki tutuklamaların ardından emlak sitelerinin kapanacağı yönündeki haberler de gayrimenkul ve inşaat sektörüne büyük darbe vuruyor.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer gelinen aşamaya ilişkin KIBRIS muhabirinin sorularını yanıtladı.
“Yaşadığımız bir iflastır!”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Rum tarafının başlattığı mülkiyet davaları kapsamında yaşanan tutuklamaları ve son olarak emlak sitelerinin kapanması yönündeki haberlerle ilgili “Hepimizin gözü kulağı devlette. KKTC Devleti’nde, Cumhurbaşkanında, Başbakanında, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinde. Şu anda yaşadığımız açık açık bir iflastır. Şu an o kadar bir saldırıyla karşı karşıyayız ki düşündüğümüz anlamda satış yapabilmemiz veya inşaat sektörüne devam edebilmemiz mümkün değildir.” şeklinde konuştu.
Bu konuda artık siyasi adımlar atılması gerektiğini belirten Gürcafer, “Çünkü zaten atılan siyasi adımların sonucunda bunlar başımıza geldi. Rum tarafı siyaseten bu işi yapıyor ve bunun bir karşılığı olması lazım. Yapılması gerekenleri söyleye söyleye dilimizde tüy bitti ama hâlâ yapılmıyor.” ifadelerini kullandı.
Simon Aykut’un ilk tutuklandığı dönemde kendilerinin devlete, kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenlerle ilgili acil bir kriz masasının oluşturulması, devletin bu işi önemsemesi ve çok acele bir takım adımlar atması gerektiğini söylediklerini ama hiçbir adım atılmadığını aktaran Gürcafer, “Bu işi biz önemsemedik. Zannettik ki gelici geçici bir şeydir. Rumlar 3-5 gün içinde bu adımı atmaktan vazgeçecek, biz de işimize devam edeceğiz. Ama öyle değil. Adamlar bu satranç oyununu çok ciddiye aldılar, kendi pencerelerinden baktığınızda da başarılılar.” dedi.
“Mağduru oynamamızdan Türkiye usandı!”
KTİMB Başkanı Gürcafer, yapılması gerekenleri yapmadığımıza dikkat çekerek, şöyle dedi:
“Oturduk, bu saatten sonra devlet ne yapacak diye bekliyoruz. Örneğin bir sürü diplomatik girişim, lobi çalışmaları yapmak lazım. Var mı bizim öyle bir ekibimiz? Yok. Bu işle ilgili ayrılan bir bütçe de yok. Peki ne yapıyoruz biz, ne bekliyoruz. Hep mağduru oynayarak bize sahip çıkmalarını isteyeceksek, bu mağdur oyunumuzdan Türkiye de usandı artık.” şeklinde konuştu.
Bir Taşınmaz Mal Komisyonu kurulduğunu, bir de Taşınmaz Mal Yasası çıkarıldığını ama bunların önemsenmediğini belirten Başkan Gürcafer, “Ne zaman bu kapıyı çalıştırdık? Ne zaman kaynak yaratmaya uğraştık? Daha yeni. Onları bile ödemiyoruz. Bizim karşı siyasetimiz, bırakın Rum tarafının agresif siyasetinin etkili olmasını, bizim olmayan karşı siyasetimiz çökmüş durumdadır. Bu, bizim ekonomimizi yerle bir etmeyle karşı karşıyadır.” dedi.
“Her şeye rağmen yapılacak çok şey var!”
Hâlâ yapılması gerekenler ve yapılabilecek şeyler olduğunu belirten Başkan Gürcafer, şöyle devam etti:
“Yapılması gerekenler var mı? Var. Peki, yapılabilecek şeyler var mı? Onlar da var. Her şeye rağmen yapılacak çok şey var ama bunu yapmak için bu konuyu öncelik yapmanız lazım, bunu gaile etmek lazım, endişe duymak lazım, buna zaman, ekip, para ayırmak lazım, bu işle mücadele etmek için. Bir iki siyasetçinin çıkıp da ‘takip ediyoruz, inceliyoruz, gerekeni yapacağız’ gibi açıklamalar yapmasıyla bu işler olmaz, çünkü tren çok hızlandı. Biz çok geride kalıyoruz.”
Yıllardır yürüttükleri siyasetlerinde Rumlar’ın artık sonuç almaya başladığını belirten Gürcafer, şunları kaydetti:
“Ama bu tohumları çok önce ektiler. Bu davalarla, tutuklamalarla ilgili çalışmaları çok önceden yaptılar. Peki, biz savunmayla ilgili herhangi bir şey yaptık mı? Hayır yapmadık. Biz geçmişte birkaç vatandaşımızla patates konusuyla ilgili tuttuğumuz avukatın parasını bile ödemedik. Biz bu kadar önemsedik bu işi. Gereksiz örnekleme yapmak istemiyorum ama gereksiz yerlere ödeme yapılan binlerce örnek var. Biz bu işi önemsemiyoruz. Para var, yeter ki derdiniz, endişeniz olsun.”
Şu anda inşaat sektörünün resmen gözümüzün önünde eridiğini ifade eden Cafer Gürcafer, şöyle konuştu:
“İnşaat sektörü gözümüzün önünde eriyor. Üzüldüğüm nokta bu. 50 yıldır bu toplum devletine inanarak, cumhurbaşkanına, hükümete, başbakana, bakanlara inanarak bu topraklara tırnaklarını geçirdiler. Dediler ki bu tapuları biz size verdik, alın yatırım yapın, geliştirin. Peki, ne oldu? Biz hepimiz, bu insanların hepsi, çocukları dahi bugün hapislikle karşı karşıya ve artık herkes her şeyi sorgular oldu. Gözünü, kulağını devletine çevirdi, iyi bir adım, iyi bir hamle bekliyoruz. Bu satranç oyununu en az Rum kadar başarılı oynayabiliriz, alt edebiliriz ama bunun için çaba, ekip, bütçe lazım. Ama devletimizin böyle bir gailesi yok benim gördüğüm kadarıyla.”